Bir Ülkenin Değişimi – 1979 Revolution: Black Friday
Tarih güzel bir bilim dalı, insanlığın katettiği yolu belirlememizde bize yardımcı olan yegane bilim dalı hatta. İnsanlık dünya topraklarına ilk ayak bastığı andan itibaren sayısız hikaye yaşamıştır, bazısı günümüze efsane olarak gelmiş kimisi ise ne yazık ki yitip gitmiştir. Bugünün 10 Kasım olmasından dolayı yazıma geçmeden önce Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ulu önder ve Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ü özlem ve saygıyla anıyorum. Atamızın aslında tam da bu yazının fikrine uygun da bir lafı var aslında “Geçmişini bilmeyen, geleceğine yön veremez.” diye ki fazlasıyla doğru ve güzel bir sözdür bu çünkü bir noktada herkesin katıldığı bir görüş olarak tarih tekerrürden ibarettir. Yalnız bu salt bizim tarihimiz değil, bir bakıma insanlık tarihini etkileyen bir olgudur çünkü eğer başkalarının da tarihini iyi tahlil edemezsek ileride başımıza aynısı gelebilir. İşte o şey de 1979’da belki de tüm bir coğrafyanın kaderini değiştiren olaylardan biri. “1979 İran Devrimi”.
Devrimin Ayak Sesleri
1979 Revolution: Black Friday’de Rıza adında bir foto muhabiri canlandırıyoruz. Onun gözünden o dönemin İran’ında olan huzursuzluk ortamı, devrimin ayak sesleri gibi olguları ilk elden görüyoruz. Oyuna çektiğimiz bazı fotoğrafları kırmızı odada basarken başlıyoruz ve bir anda polisin peşimizde olduğunu öğreniyor ve kaçıyoruz. Sonrasında polis tarafından yakalanıp sorguya çekildiğimiz oyunda, hikayenin içinde olduğu kadar sorgulama sırasında da vereceğiniz kararlar fazlasıyla hayati önem taşıyor. Oyunumuz bir savaş oyunu yahut aksiyon oyunu değil aksine bir macera ve hikaye oyunu. Telltale modeli, yaptığınız seçimler oyuna etki eder mekaniklerinde ilerleyen oyunda “attığınız bir taş” bile fazlasıyla önemli olabiliyor.
Siz hangi taraftasınız?
1979 Revolution: Black Friday hikayeyi arka planda yavaş yavaş pişerken dönemin İran’ını tanıma fırsatını da sunuyor. Bazı oyunlar ve yapımlar gibi her yerin deve kaynamadığı, bana sorarsanız fazlasıyla objektif bir şekilde yansıtılmış bir İran var karşımızda. Sokaklarda dolanırken arka planda insanların bulundukları bölge ve eylemlere göre hareketlerini izlemek o ortamı koklayabilmek sizi oyunun daha da içine sokan etmenlerden bir tanesi. Oyun boyunca İran’ın o dönemine ait çekilmiş fotoğrafların birebir aynısını çekebilir ve tarihi deyim yerindeyse tekrardan “canlandırabilirsiniz” bir sürü farklı toplanabilen eşya ve çekilecek fotoğraf olan oyunda aynı coğrafyada olmamıza rağmen aslında uzak olduğunu sandığımız İran’ın aslında bizden o kadar da uzakta olmadığına şahit oluyoruz. Gerek kullandıkları dilin Türkçe ile benzerlik göstermesi (evet biliyorum, farsçadan dilimize bir çok kelime geçmiştir.) sizi karakterlerle ve oyunla daha fazla birbirine bağlıyor.
Oyunun seslendirme kısmını biraz rahatsız edici bulsam da genel olarak fena değil diyebilirim. Bu arada söylemeyi unutmayayım, oyunun Türkçe çevirisi mevcut, ancak ben pek beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Toparlayacak olursam, eğer tarihe ilgi duyuyor ve İran’ın 1979’da yaşadığı bu dönüşüme olabildiğince objektif bir açıdan tanık olmak istiyorsanız kesinlikle kaçırmamanız gereken bir yapım.